ALİ ULVİ KURUCU’DAN

Peygamber Efendimiz; “bü’ıstü liütemmime mekârim’el-ahlâk” (Ben yüce ahlâkı tamamlamak için gönderildim) buyuruyor.

İşte yüksek ahlak sahibi, Türkiye’den göç ederek Medine-i Münevvere’de Peygamber Efendimizin mücaviri olarak yaşamış, Saatçi Hasan Efendi’nin güzel ahlakından örnekleri aynı eserden istifadeyle nakledeyim. Bugün oldukça gergin hayat içerisinde, en azından bunları anmak, umulur ya fayda verir. Anlatan, adı geçenin komşusu Ali Ulvi Kurucu. O da 1939 dan vefat ettiği 2002 ye kadar Medine’de yaşamıştır:
 

SAATÇİ OSMAN EFENDİ

Hattat olan birader Ahmed Ziya şöyle der:
“Kabir cennet olsun. Nasreddin Hoca’nın menkıbeleriyle nükteleriyle meclisler şenlendirirler. Evet, hocanın her sözü bir ibrettir; ders alınacak çok şeyler vardır… Ama ben Saatçi Osman Efendi’nin latife ve nüktelerini daha derin, daha tatlı görüyorum. Eğer yazılsalardı Nasreddin Hoca’nınkileri aratmazdı…”

**

Saatçi Osman Efendi Hoca bir gün öğle namazından çıkarken karşılaştım. Selam verdim, elimden tuttu, dedi ki:

“Teyzeniz bugün bamya istemişti. Unutmuşum, gönderemedim. Sebze pazarına uğrayalım da alalım.”

Eskiden Mescid-i Nebevi’nin Rahmet Kapısı yanındaki sokakta sebzeciler vardı. “Bamya varsa alalımda yarın pişirsinler.”

Yavaş yavaş gidiyoruz. Çarşıya girdik. Aslen Tunuslu Hacı Kâmil isminde bir sebzeci vardı. Yaşlı bir zattı. Sebzeler dükkânın önündeki tablalara konulmuştu. İçlerinde bamya da vardı.

Medine-i Münevvere’de adet, sebzeciler sebzeyi seçtirirler, kalanına “Allah kerim” derlerdi. Bamya da iyice seçilmiş, kartları kalmıştı. Hoca Efendi sordu:

-“Hacı Kâmil başka bamyan yok mu?”

-“Yâ Mevlâna, Medine bamyası bu… Şam’dan Mısır’dan filan gelme değil, Medine-i Münevvere bahçelerinden gelme…”

Osman Efendi;

-“Medine-i Münevvere’de yatan zata, burada bulunan zât-ı Muhammediye salât u selamlar olsun. Yalnız Hacı Kâmil, mâ ındenâ minşâr fi’l beyt, alırdım ama bizim evde testere yok, bıçkı yok bu yüzden alamayacağım.”

Osman Efendi’den bu cevabı alan Hacı Kâmil bir feryad kopardı:

-“ Allaaah!  Yâ Şıh Osman! Ey zarîf Şıh Osman!.. Ey zarîf Şıh Osman…”

Sonraları Hacı Kâmil’ e sorardım:

-“Hacı Kâmil, Şıh Osman ne diyor?”

-“Mâ ındenâ minşâr fi’l beyt bizde bıçkı yok, diyor. Testere yok, bıçak kesmez. Bıçkı da olmayınca, nimet boşa gider, ziyan olur. Mâzur gör beni, diyor.”

-Şıh Kâmil, başkası olsa ne der?”

-“Başkası der ki: İttekı’llâh, havfillâh Allah’tan kork yahu! Kaldır şunu, odun olmuş bu yahu! Bu satılır mı? der. Hoca ne der, evde testere olmadığı için alamıyorum…” 

İşte Saatçi Osman Efendi böyle zarîf böyle tatlı konuşurdu. Gücendirmeden, kırmadan ibret verici sözler söylerdi. Büyük ihtimal Rasulullah Aleyhisselam da dinlese kendisine tebessüm buyururlardı. Allah bilir takdir ve tebessüm buyurmuşlardır.

**

Hac zamanı idi. Urfalı iki kardeş Faik ve Emin Efendiler geldiler. Sohbete katıldılar. Beraberlerinde biri genç biri ihtiyar iki Urfalı daha vardı.

-“Efendim bu iki zât Urfa’dan geldi. Güzel kasideler, ilahiler okurlar. Vakit de geç oldu amma, müsaade buyurursanız, okusunlar da dinleyelim…”

Onlar böyle deyince, başta Osman Efendi olmak üzere cemaat hüsn-i kabul gösterdi:

-“Memnuniyetle, buyursunlar, dinleriz, hoş geldiler, safa geldiler.”

Hal hatır sorulduktan sonra, yeni gelenler okumaya başladılar. Sonradan Medine-i Münevvere ’de kalan bu ikiliden yaşlı olanı Hacı Hüseyin Efendi söylüyor fakat genç olan Hacı Ali Efendi çekingenlik gösterip ona katılmıyordu.

Celalli bir zat olan Hacı Hüseyin Efendi, ötekine kızdı:

-“Oku ulan soytarı!”

Osman Efendi ile yan yana oturuyorduk. Onun söylediğini duyunca, bana sordu:

-“Ben Türkçeyi unuttum. Efendi demek miydi bu kelime…”

Onun bu sualine yine aynı celal ile Hüseyin Efendi cevap verdi:

-“Yok hocam, hırbo demek, hırbo!…”

-“Allah Allah! Bir de Türkçeyi züğürt lisan derler. Bir kelimenin kaç manası varmış da bilmiyormuşuz yahu!.. İnsan cehaletten kurtulamıyor vesselam. Mâ fevka külli zî-ılmin âlim. Her âlimin fevkinde bir âlim vardır.

Zekâi Efendi merhum, Osman Efendi Hoca’nın bu sözlerini tekrar etmiş ve gülmüştü. Allah rahmet eylesin.

**

Balkan Bey’in o senelerde hanımı vefat etmişti. Nijeryalı siyâhi bir hanım aldı.

Ayniye Caddesinden geçerken, Osman Efendi, Balkan Bey’e takılır şaka etmeyi severdi. O günlerde yine bir gün sormuş:

_”Balkan Bey nasılsın?”

-“Bugünlerde biraz ateşim var hocam”

-“Siyah zeytini az ye”

Osman Hocaefendi bunu söylemiş, gitmiş. Balkan Bey anlamamış. Bizim dünüre anlatmış.

-“Ateşim var dedim. Siyah zeytini az ye dedi, anlamadım. Biz kahvaltıda çay ile beyaz peynir yiyoruz…”

- “Yahu siyah, hanım!..”

**

Medine-i Münevvere’nin eski Belediye Reislerinden Muhammed Abdülcevad’ın Bâb’üt-temmâr yani Hurmacılar Kapısı mahallesinde ecdaddan kalma geniş bir arsası varmış; orayı parsellemiş satıyordu.

Osman Efendi o sırada saatçiliği bırakmıştı. Kendisine bir yurdun müdürlüğü verilmişti. Oraya nezaret ediyor, hesaplarına bakıyordu. Bu Muhammed Abdülcevad da kendisiyle işleri hakkında istişare ederdi.

Bu Abdülcecad Türkistanlılardan Hacı Durmuş Efendi’ye:

“Bu yer şimdi Harem-i Şerif’e uzak gibi geliyor. Ama zamanla Harem-i Şerif’in en yakın yerlerinden olacak. Buradan bir parsel al, kaçırma” demiş.

Adam da almış. Yalnız alırken parseli iki cepheli diye anlamış. Haritayı açmışlar, tapuda tek cepheli gözüküyor… Osman Efendi’ye şikâyette bulunmuş:

-“Abdülcevad bana iki cepheli demişti.”

-“Canım Abdülcevad yalan söylemez. Belki sen öyle anlamışsındır. Hem yahu bak yine iki cephelidir. Baksana sema cephe değil mi? Cephelerden insan çekinir. Kızınıza ailenize bakanlar olabilir. Semadan bakan olmaz. Sema en temiz cephedir. İnsana oradan zarar gelmez…”

Osman Efendi’nin arayı bulmak, havayı yumuşatmak için söylediği hoş manalı sözler Hacı Durmuş’u kızdırmış:

-“Osman Efendi! İlmine hürmetim var. Ama bu söz bana dokundu. Sen Abdülcevad’ı kayırıyorsun. Beni müdafaa etmiyorsun.  Nefsim diyor ki seni şu çukura atıp gömeyim!..”

Yanlarında temel kazıyorlarmış. Osman Efendi demiş ki:

-“Hacı Durmuş Efendi, beni atıncaya kadar yorulursun. Ben kendim ineyim…”

Osman Efendi bu…

Adam:

-“Seni çukura atacağım” diyor. O ise:

-“Sana zahmet olur. Koskoca adamı çukura atıncaya kadar yorulursun. Sana zahmet vermek istemem, ben kendim ineyim” diye cevap veriyor.

Hacı Durmuş bu vak’ayı sorunca şöyle derdi:

-“İnsanın yamanı da böyle mi olurmuş yahu!.. Allah Allah… Başa çıkılmaz bu adamla…”

**

Saatçi Hacı Osman Efendi’nin asıl adı Osman Hilmi idi. Hilm sahibine hâlim insan denir. Bilindiği gibi bunun lügatlerde, yumuşak, mütevazı, öfke bilmeyen, insanları affeden, kusura bakmayan şeklinde tarifi vardır. İşte bunun mücessem tam bir misali, timsâli Osman Efendi idi.

Medinelilerden bir zat kendisine sormuş:

-“Osman Efendi, kızdığınızda, sinirlendiğinizde, ne olur sizde?..” Osman Efendi duraklamış, düşünmüş ve:

-“Tecrübe etmedim, henüz, bilemiyorum” cevabını vermiş.

Bu hal tarihte nadir görülen bir şeydir. Öyle bir zat ki kendisine, kızdığı zaman ne hissettiği, nasıl davrandığı sorulduğunda, “tecrübe etmedim henüz. Başımdan geçmedi, şöyle olur desem yalan söylerim diye korkuyorum. Rabbim beni bu gibi sıkıntılardan kurtardı” diyor.

Bizim dünürün babası Murad Efendi amca,  Osman Efendi’nin derslerinden ziyade ahlakından örnek almalı canım, diyerek anlatırdı:

Bir tarihte, Topçu Kâmil Efendi isminde alaydan yetişme eski Osmanlı zabitlerinden biri, yanlış işittiği veya yanlış anladığı bir haber üzerine kızmış, geldi, bizim dükkânın önünde Osman Efendi’ye çattıAğza alınmaz, ağır laflar söyledi…

O anda Osman Efendi’nin, “Defol yalancı herif, Allah’tan kork…” diye onu azarlayıp kovmasını bekliyorduk. Osman Efendi adamı dinledi, dinledi, gittikten sonra şöyle dedi:

-Vah vah! Zavallı çok hasta… Bunun hastalığı bu derecede mi yahu? Hastalık çeşit çeşittir. Böylelerine dua etmek lazım…”[1]

 


[1] Ali Ulvi Kurucu, Hatıralar Cil 3 sh: 81-116


TÜRK KIZILAY BAYRAMPAŞA'DAN HASAN MUTLU'YA ZİYARET

ÜMRANİYE’YE 3 ALTIN MADALYA BİRDEN: AVRUPA’DA TÜRKİYE’Yİ TEMSİL EDECEKLER

BAŞKAN EREN ALİ BİNGÖL, 19 MAYIS'I GENÇLERLE PLANLADI

ŞİLE’DE DOĞA MERAKLILARI 10. ŞAKAYIK ŞENLİĞİ’NDE BULUŞTU

FATURALARA YENİ DÖNEM GELİYOR

ÖZEL İNSANLARDAN, ÖZEL ÇALIŞMALAR SERGİLENDİ

BAYRAMPAŞA VAKFI’NDAN HASAN MUTLU’YA ZİYARET

BAYRAMPAŞA YEŞİLAY’DAN MUTLU’YA ZİYARET

SAPIK SUCU, HAKİM KARŞISINDA

İMAMOĞLU’DAN BAŞKAN BAHÇETEPE’YE TEBRİK ZİYARETİ

İSMETPAŞA MUHTARI VE AZALARIN’DAN MUTLU’YA ZİYARET

RUMELİ TÜRKLERİ DERNEĞİNDE BAYRAK DEĞİŞİMİ

PAŞA’LI MEHMET AKİF’TEN BÜYÜK BAŞARI

SULTANGAZİ BELEDİYESİ’NDEN ANNE ÇOCUK PİKNİĞİ

İSKİ’DEN DİJİTAL TEKNOLOJİ ATAĞI

BAYRAMPAŞA BELEDİYESİ MAYIS AYI MECLİSİ 1. OTURUM YAPILDI.

SANCAKTEPE'DE HIDIRELLEZ COŞKUSU

MALTEPE ORMANLARINDA TEMİZLİK SEFERBERLİĞİ

ÇOCUKLAR TRAFİK KURALLARINI VE İLK YARDIMI, TRAFİK EĞİTİM PARKI’NDA EĞLENEREK ÖĞRENDİ

“GÖRKEMLİ HATIRALAR” İLE ATAŞEHİR’DE 3 FİDAN ANILDI

İBRAHİM YILDIRIM

ALİ ULVİ KURUCU’DAN

İbrahim Yıldırım'ın köşesi

17.09.2022 08:58:00

İstanbul

09.05.2024

  • İMSAK 04:02
  • GÜNEŞ 05:45
  • ÖĞLE 13:06
  • İKİNDİ 16:59
  • AKŞAM 20:16
  • YATSI 21:52
  • Perşembe 20.8 ° / 14.1 ° Güneşli
  • Cuma 17.8 ° / 13.7 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 13.8 ° / 11.8 ° Orta kuvvetli yağmurlu

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 35 31 1 3 64 96
2.Fenerbahçe 35 28 1 6 58 90
3.Trabzonspor 35 18 13 4 13 58
4.İstanbul Başakşehir 35 16 12 7 10 55
5.Beşiktaş 35 16 13 6 6 54
6.Alanyaspor 35 12 10 13 3 49
7.Kasımpaşa 35 14 14 7 -6 49
8.Rizespor 35 14 14 7 -7 49
9.Sivasspor 35 12 11 12 -9 48
10.Antalyaspor 35 11 12 12 -4 45
11.Adana Demirspor 35 10 11 14 3 44
12.Samsunspor 35 11 15 9 -5 42
13.Kayserispor 35 11 13 11 -9 41
14.Ankaragücü 35 8 12 15 -3 39
15.Fatih Karagümrük 35 9 16 10 -2 37
16.Konyaspor 35 8 14 13 -14 37
17.Gazişehir Gaziantep 35 9 18 8 -15 35
18.Hatayspor 35 7 15 13 -10 34
19.Pendikspor 35 8 18 9 -31 33
20.İstanbulspor 35 4 24 7 -42 16